VERİMLİLİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Verimlilik,
ilk kez 1856 – 1915 yılları arasında yaşamış olan Frederic Wilson TAYLOR
tarafından ortaya atılmıştır. Eskilerin
“Daha fazla üretim için daha çok çalışmak gerekir?” görüşü Taylorizm’de
“Fazladan çalışmaksızın, üzerinde çalışılan işin geliştirilmesiyle de üretimin
artabileceği” görüşüne dönüşmektedir.
Verimlilik; Gerçekleşen
değer / Standart değer olarak algılanmaktadır. İşin nasıl daha iyi yapılacağı
araştırıldığından iş - zaman etüdü, iş standartları, iş tanımları üzerinde
özellikle durulmaktadır. Direkt işçiliğin verimliliğinin artırılmasına
dayanmaktadır. Üretimdeki direkt işçilik payının azalmasıyla (1950’lerde % 90,
günümüzde yaklaşık %20’dir.) önemini yitirmiştir.
(1863 – 1947) Henry Ford ile
birlikte Taylorcu verimlilik kurumsallaşmaktadır. Aynı ürünü ürettikçe yaparak
öğrenmenin etkisiyle verimliliğin daha da artacağı düşünülmüştür. Dikey
bütünleşmeye gidilmiştir.
Yöneylem araştırması; verimliliğe
sistem yaklaşımını getirerek “maliyet minimizasyonu, kar maksimizasyonu” olarak
bakmaktadır.
Ölçek ekonomilerinin avantajlarından
yararlanarak kaynak kullanımının maksimizasyonunu amaçlayan optimizasyonlara
ulaşmaktadır.
1960 – 1970’li yıllar verimliliğe
örgütsel etkinlik yaklaşımını katmıştır. Örgüt bütün olarak görülmekte ve
etkinlik çıktı ile ölçülmektedir.
Toplam Kalite Yönetimi verimliliğin
kantitatif yönünden çok kalitatif yönüyle
ilgilenmiştir.
Tam zamanında üretim “iş ne zaman
yapılmalıdır?” sorusuna verilecek yanıtın doğruluğuyla verimliliği
tanımlamaktadır.
Yalın üretim sisteminde verimlilik
dikey bütünleşme yerine yatay bütünleşmeye dönüşmekte olabildiğince yan sanayie
iş yaptırılma ilkesine dönüşmektedir.
İmalat ve montaj için tasarım;
Ürünün tasarım aşamasında müşteri isteklerinin karşılanıp karşılanamamasına
göre verimliği değerlendirmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder